Bu yazıyı yazmaya beni iten şey ekşisözlük’te dolaşırken 2008 yılında yazılmış bir makaleye rastlamam ve o makalenin sonlarına doğru bir bölümünde yazılan kısım. O kısmı alıntılıyorum aşağıya.
“Örneğin, 1939 Erzincan depreminde Erzincan’ın tamamı yıkılmıştır. Ayakta kalan tek bina 1932 yılında yabancı firma tarafından inşa edilmiş olan Erzincan Gar binası olmuştur. Erzincan 1939 depreminden sonra sözde depreme dayanıklı binalar inşa edilmiştir. Yönetmeliklere uyulmuş, gerekli titizlik gösterilerek depremde yıkılmayacağına kesin gözle bakılan binalar yapılmıştır. 1992 yılında 6.8 büyüklüğünde Tunceli depreminde başta kamu binaları çok zarar görmüş, Hastaneler, Okullar, Belediye binaları, İtfaiye binası, Sanayi sitesi, Defterdarlık gibi önemli binalar büyük sayılmayan bir depreme dayanamayıp yerle bir olmuşlardır. Erzincan Gar Binası 1939 depreminde olduğu gibi 1992 depremini de hasarsız savmıştır.” [1]
İnternette biraz aratınca da bu yapının tasarımı ve inşası hakkında biraz daha detaylı bir bilgi buldum.
“Alman mühendisler tarafından projelendirilen ve 1938’de Türk işçilerin kısa bir sürede inşa ettiği Erzincan Tren Garı, meydana gelen yıkıcı depremlere şahitlik ederek kentte ayakta kalabilen tek bina olmasıyla adeta mühendislik dersi veriyor.” [2]
Ülkesinde deprem olmayan bir mühendis geliyor tamamen deprem kuşağında bulunan bir ülkede bir yapı tasarlıyor. Tasarladığı bu yapı ülkenin gördüğü en büyük depremlerden bazılarını hasarsız atlatıyor. Ve bu depremlerde kendi ülkesi tamamen deprem kuşağında bulunan mühendislerin tasarladığı yapılar yerle bir oluyor. Bence oldukça acı bir gerçek.
Ülkesinde deprem olmayan bir mühendis diye tanımlamamın nedeni günümüzde Almanya’da deprem mühendisliğine hakim yapı mühendisi çok çok azdır. Lisansımı Berlin Teknik Üniversitesi’nde tamamladığım için 100% olarak söyleyebilirim ki dediğim üniversitede deprem mühendisliği adı altında verilen zorunlu bir ders dahi yok. Yapı dinamiği dersi dahi seçmeli bir ders. Ve bu ders dışında direkt olarak deprem mühendisliği temaları içeren başka ders yok. Sadece dinamik yüklere karşı yapı tasarımı dersi vardı, onun da odaklandığı nokta depremlerden ziyade genel anlamda dinamik yüklerdi. En çok işlenen konu ise köprülere etkiyen dinamik yüklerdi. Günümüzde (sıradan) yapı mühendislerinin dahi deprem mühendisliğini iyi bilmediği (belki o zamanlar biliniyordur) ve deprem olmayan bir ülkeden bir mühendis gelip Türkiye’de bir yapı tasarlayıp, tasarladığı bu yapı ile de Türk mühendislere deprem mühendisliği dersi veriyorsa ortada çok büyük bir sorun var demektir. Hem de bu dersi 1932 senesinden veriyorsa ve Türk mühendisler 2020/2021 senesinde dahi depreme dayanıklı yapı tasarımını öğrenememişse sorun çok çok daha büyük olmalı.
Bu verdiğim örnekte anlaşılması gereken bir yapının tasarlandığı yönetmelik esas önemli olan değildir! O YAPIYI TASARLAYAN MÜHENDİS ÖNEMLİDİR. Burada yönetmeliğe uymayın gibi bir tavsiye vermiyorum. Diyorum ki; dünyanın en iyi deprem yönetmeliğini bile niteliksiz bir mühendise verseniz, o mühendis depreme dayanıklı yapı tasarlayamayacaktır. Kötü yönetmeliğe göre belki daha iyi tasarlayabilir ancak olması gerektiği gibi tasarlayamaz. Esas önemli olan tasarımı yapan mühendislerdir. Bu bakımdan Türkiye’de yeni yönetmelik gelmiş veya gelmemiş çok da bir şey fark edeceğini sanmıyorum. Kayıp sayılarına veya göçen/hasar gören yapı sayılarına etkisi olacaktır ama TBDY 2018’e göre tasarlandı(?) denilen yapilarda dahi 2020 İzmir depreminde azımsanmayacak hasarlar gözlendi.
Buradaki esas sorun daha mekanik bilgisi dahi tam olmayan mühendislerin eline verilen yönetmeliğe uymalarını istemek. Bu mühendisler bu yönetmeliği anlamaktan dahi acizler. Bu arada bu dediğim mühendislere sadece lisansı olan mühendisleri eklemediğimi de belirtmek isterim.
Kısaca esas geliştirilmesi gereken şey ülkede insanlara verilen eğitim. Burada bahsettiğim eğitim de sadece üniversite seviyesinde verilen eğitimden ibaret değil. Her kademedeki eğitim seviyesinin artırılması gerekiyor. Bu dediğim olmadan da Türkiye’de (genel olarak) depreme dayanıklı yapılar tasarlanabileceğini sanmıyorum. Esas sorun yönetmelik olmadığından dolayı da yönetmelik değiştirmenin bu sorunu çözeceğini sanmıyorum. Yada yönetmelik yazarken ülkendeki mühendislerin eğitim seviyesini gözönüne alarak oldukça sınırlayıcı ve basit bir yönetmelik yazılabilir sıradan yapılar için.
Sormak istediğiniz sorular varsa bunları yorumlarda sorabilirsiniz.
Hatırlatma: Yazılan makalelerden haberdar olmak istiyorsanız, sosyal medya hesaplarımızı takip edebilirsiniz.
Kaynaklar:
[1] Dolgu Duvarların Betonarme Taşıyıcı Sistem Performansına Etkisi – Seyit Ali Kaplan
[2] Anadolu Ajansı – Depremlerin yıkamadığı bina: Erzincan Tren Garı